Mersin tarihi ve turizmi

Mersin tarihi ve turizmi

Mersin, Türkiye’nin güneyinde, Antalya ile Adana arasındaki Akdeniz kıyılarında bir il’dir. İl başkenti Mersin şehridir ve diğer büyük şehir St. Paul’un doğduğu yer olan Tarsus’tur.

Kültürel ve Dini Turizm:
Mersin inanılmaz bir kültürel eritme potası. Mesih’in ilk elçisi olan St. Paul, Mersin’e 25 km uzaklıktaki Tarsus’ta doğdu. Tarsus, 6000 yıldan fazla birikmiş bir kültürel mirası miras almıştır. Mersin’in ortasındaki Yumuktepe Tümülüsü’ndeki arkeolojik kazılar, kentin 9 bin yıl önce yapılmış olduğunu göstermiştir. Büyük İskender’in komutanlarından Selefko Nikator tarafından kurulan Silifke kenti 2300 yıl dönümü için hazırlanıyor. Silifke çevresindeki yaklaşık 100 antik kent, birlikte keşfedebileceğimiz Yunan, Roma ve Bizans medeniyetlerinin eşsiz mirasını sunuyor. Buna ek olarak, 3 saatlik bir yolculuktan sonra ulaşılabilen Saint Pierre şehri Antakya ve 4 saatlik bir sürüş mesafesinde yer alan dünya sütunları şehri Kapadokya, kaçırmamanız gereken diğer turistik yerlerdir.

Ekolojik turizm:
Silifke Göksu Deltası ve Tarsus Berdan Çayı Tuz Gölü Deltası, uluslararası anlaşmalar tarafından korunan bir sulak alan. Bu kuş mağaraları ve kaplumbağa kuluçkahaneleri ile ilgileniyorsanız, seyahat planlarınızla eşleşen bir fotoğraf safarisine her zaman katılabilirsiniz.

Su sporları ve raftingi:
Mayıs ayından eylül ayına kadar her hafta sonu tecrübeli rehber ve eğitmenlerin gözetiminde Köprü’de rafting turları düzenleniyor.

Kongre Turizmi:
Şehrimizdeki birçok küçük ve büyük salon, uluslararası ve ulusal toplantılar düzenlemiştir. Otellerimiz yeterli kapasiteye sahiptir.

Arkeolojik Turizm
Arkeolojik alanların sayısı bakımından Mersin, Anadolu illerinde ilk sırada yer almaktadır. Yaklaşık 10 kazı merkezi, çeşitli uygarlıkların kalıntılarını gün ışığına çıkarmaktadır. Mersin Müzesi’ne ek olarak, turistler her gün Mersin Atatürk Evi, Tarsus Müzesi, Silifke Müzesi, Silifke Atatürk Evi ve Narlıkuyu Mozaik Müzesi’ni ziyaret edebilirler.

Mersin Yaylaları ve Yayla Turizmi:
Mersin – İçel bölgesi bir yayla gölüdür. Toros Dağları’nın kalbinde, kavurucu sıcağından ve şehir gürültüsünden uzakta, arkeolojik alanlarla harmanlanmış düzinelerce platoda serin havanın tadını çıkarabilirsiniz.

Mersin’deki önemli arkeolojik alanlar ve tarihi yerler

Arkeolojik Turizm
Arkeolojik alanların sayısı bakımından Mersin, Anadolu illerinde ilk sırada yer almaktadır. Yaklaşık 10 kazı merkezi, çeşitli uygarlıkların kalıntılarını gün ışığına çıkarmaktadır. Mersin Müzesi’ne ek olarak, turistler her gün Mersin Atatürk Evi, Tarsus Müzesi, Silifke Müzesi, Silifke Atatürk Evi ve Narlıkuyu Mozaik Müzesi’ni ziyaret edebilirler.

Mersin Yaylaları ve Yayla Turizmi:
Mersin – İçel bölgesi bir yayla gölüdür. Toros Dağları’nın kalbinde, kavurucu sıcağından ve şehir gürültüsünden uzakta, arkeolojik alanlarla harmanlanmış düzinelerce platoda serin havanın tadını çıkarabilirsiniz.

Mersin’deki önemli arkeolojik alanlar ve tarihi yerler

Kale Silifke:
Oval kale, Silifke’ye hakim bir tepe üzerinde inşa edilmiş ve hendeklerle çevrilidir. Kalenin içinde tonozlu galeriler, su rezervuarları, tanklar ve diğer yapılar kalıntıları vardır. Antik çağlarda ilk yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Daha sonra Türklere karşı verilen savaşlarda Haçlılar tarafından değiştirildi. 23 kulesinin 10 tanesi hala sağlam. Yıldırım Beyazıt’ın hükümdarı olduğuna inanılan bir caminin kalıntıları kalede görülebilir.

Uzuncaburç (Olba-Diocaesarea):
Silifke’nin 30 km kuzeyindeki Uzuncaburç’a vadi ve ormanlardan ulaşılmaktadır. Uzuncaburç’un Hellenistik döneme ait dini merkezlerinden biri olan “Olba” ve Roma döneminde “Diokaesarea” çağrısı yapıldı. Girişte Roma döneminden kalma bir tiyatro var ve çevresinde antik kalıntıları olan kutsal bir sokak var. 2300 yıllık ve yüksek duvarlarla çevrili Zeus Olbios tapınağının 36 sütunu sağlamdır. Kutsal sokağın sonunda başarı ve mutluluğun tanrıçası Tykhe (Fortuna) için bir tapınak duruyor. Anıtsal bir karaktere sahip olan şehir kapısı, cilalı taşlarla inşa edilmiştir.
Hellenistik döneme tarihlenen kule ve vadi boyunca kuzeye uzanan taş mezarlar, Uzuncaburç’un zamanın en önemli şehirlerinden biri olduğunu göstermektedir.

Kleopatra Kapısı:
Bir zamanlar surlarla çevrili olan üç şehir kapısından sadece denize bakan biri korunur. Efsaneye göre, Kleopatra bu kapıdan şehre geldi.

Paylaş